OTİS’in (Tüm Otel ve Turizm İşçileri Sendikası) 31 Ağustos günü “Eylemdeyiz, Dayanışmaya Davet, Köle gibi Çalıştırılmaya Hayır” çağrısıyla TÜROB önünde düzenlediği dayanışma eylemine katıldık. Eylem ile aynı gün 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi düzenlendiği ve iki eyleme de katılmayı planladığımız için nicelik açısından kısıtlı bir katkı sunabildik.

Eylemde tek pankart olarak OTİS imzalı “10+1 Kölelik Yasasına Hayır! 6 Saat İş Günü, 2 Gün Haftalık İzin, Yoksulluk Sınırı Üzerinde Ücret!” pankartının arkasında yer alındı. AKP’nin bakanı otel patronu Mehmet Nuri Ersoy’un “esnek çalışma tasarısı” olarak öne sürdüğü kanun teklifi ile turizm işkolunda çalışan emekçilerin mevcut iş kanunu çerçevesinde haklarını da biçme planına karşı örgütlenen eylemde okunan açıklamada “bu yasanın pilot olarak turizm işkolunda uygulanmaya çalışıldığını, başarılı olunursa diğer sektörlere de aynı saldırının yapılacağı” vurgulandı.

Eylemde buluştuğumuz işçi arkadaşlarımızla sohbet etme imkanı yakaladık. Kendilerine, zaman kısıtından kaynaklı olarak ayak üstü de olsa gazetemizin 145. sayısında yer alan “Komünistlerin Parti Birliği Mücadelesinde Kitle Örgütlerinin En Geniş Eşgüdümünü Savunmak” başlıklı yazıyı gündem ettik. Burjuva toplumun örgütlenme anlayışı verilen mücadeleleri kısmi olmaya zorlarken, emekçilerin bunun aksi yönde pozisyon alarak birleşmesi gerektiğini, burjuvazinin harcı rekabetçilikken bizim harcımızın ise dayanışma oluştuğunu, emekçilerin birleşik mücadelesini yürütmek için birbirleri ile koordine ve haberdar hareket etmelerinin elzem olduğunu vurguladık.

Bugün kısmi bir hak mücadelesi dahi Türkiye’nin içerisinde debelendiği rejim krizi ve aynı zamanda Erdoğan’ın akıbeti sorunu çerçevesinde devrim sorununa dönüşmüş durumda. Emekçilerin çalışma saati ve sosyal hak talepleri de bunlardan azade değil. Bir işyeri yahut bir sektördeki kısmi bir sorunun dahi devrim sorunu haline geldiği koşullarda devrimcilerin üzerine düşen görev de bu kısmi mücadelelerin çözümü için emekçilerin birleşik eylemli mücadelesini savunmak ve bunun koşullarını olgunlaştırmaktır. Komünist bir partinin yokluğunda bu yöndeki tüm çabalarımızın bir yönüyle eksik kalacağını biliyoruz. Ancak komünist bir partinin kurulması mücadelesinin emekçiler arasında eylemli ve bağımsız bir siyasi mücadeleyi yürütmekten geçtiğini de siyaset sahnesine ilk atıldığımız günden bu yana vurguluyor ve eylemli bir şekilde savunuyoruz.

Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!

Avrupa Yakası’ndan Komünistler