İzmir bir süredir İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki işten çıkarmalarla gündemde. Mali gerekçelerle açıklanan bu işten çıkarmalar yeni başlamış değil, bir önceki dönemde Çiğli Belediyesi’nde de benzer şekilde işten çıkarmalar yaşanmıştı ancak bugünkü durum diğer ilçe belediyeler ve büyükşehir belediyesindeki grevler ve işten çıkarmalarla birleşince ülke gündemine de girdi. Tarihinin en büyük siyasi krizini yaşayan ve her gün başka bir operasyonun gerçekleştiği Türkiye’nin gündemi için bu konu normalde en fazla birkaç gün konuşulup unutulacak bir konuydu. Ancak işten çıkarmaların CHP gibi “sosyal demokrat” ve sözümona “emek dostu” bir partinin belediyelerinde gerçekleşmiş olması konuyu ilgi çekici kıldı.

Belediyelere personel istihdamını, kamu yararından çok kendilerine siyasi güç devşirmek için kullanan, seçim çalışmalarını bu personel eliyle yürüten ve buna büyük işçi sendikalarını da ortak eden CHP siyaseti için sosyal demokrat sıfatı bile beş on gömlek büyük gelir. CHP her gelişme karşısında bir çıkar partisi, bir düzen partisi olduğunu tekrar tekrar kanıtlıyor.

Her ne kadar mali sorunları öne sürse de, göreve gelen her belediye başkanının bir yandan işçi çıkarırken bir yandan da işçi alması; yaşanan parti içi çekişmelerin bir sonucudur. Cemil Tugay özelinde İBB’de yaşananlar da tam olarak böyledir. Göreve geldiğinden beri yüzlerce işçiyi işten çıkaran, grev kırıcılığı yapan, işçiyi “yüksek maaş alıp yatıyorlar” diyerek halkın önüne atan bir belediye başkanı bir yandan da 2000 işçiyi işe aldı bile. Mali sorunlar var diyen Cemil Tugay, bu yalanlarının yayılması için yüksek takipçili sosyal medya hesaplarına milyonlarca lira ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Siyası hasmı olan Tunç Soyer’in aldığı işçilere düşman kuvvet muamelesi yapıp, yerlerine kendi uygun gördüğü işçileri alabilmenin yolunu bu yalanlarla yaptı ve işe yaradığını da görmüş olmalı ki geri adım atmıyor. Üstelik işçileri amirlerinin şahsi değerlendirmeleri üzerinden çalışıyor-çalışmıyor diye kodlayarak, yani düpedüz fişleyerek yeni işçi kıyımlarının da altyapısını hazırlıyor.

Cemil Tugay’ın öfkesini kontrol edemeyen ve kendini beğenmiş biri olması bu süreçleri yürütürken “kamu yararını düşünen sosyal demokrat bir başkan” maskesini takmasını engelliyor olabilir ama bu maskeyi takmayı becerebilenlerin de ondan bir farkının olmadığı açık. Çünkü Çiğli, Buca, Konak vb. birçok ilçede yaşanan maaş ödeyememe ve işten çıkarma uygulamaları iyice sıradanlaştı. Hatta Bornova Belediye Başkanı, eski Tüm Yerel-Sen yöneticisi Ömer Ekşi’nin, DİSK’in yürüttüğü grevi kırmak için kendi belediyesindeki DİSK üyesi işçileri istifaya zorlaması gibi sınıf ve sendika düşmanı uygulamalara da şahit olduk.

Aslında bu yaşananlar, CHP’nin İzmir siyasetinin sefaletinin bir sonucudur. AKP iktidarına muhalif olduğunu söylemesine rağmen, İzmir’deki 20 yıldan uzun süren iktidarının geldiği yer, en az AKP iktidarının Türkiye’de geldiği yer kadar felakettir. Partilerinin sözünden dışarı çıkmayan sarı sendikalar ve istediği zaman işe sokup sıkışınca işten atacağı işçi yığınları yaratmak zaten AKP iktidarının yıllardır uyguladığı bir politika. Bu politikanın CHP iktidarındaki bir şehirde yıllardır sürdürülüyor olması esasen AKP ile CHP arasında bir fark olmadığını, burjuva partilerin birbirinin düşmanı değil sadece rakibi olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu da bizlere, olası bir CHP iktidarında neyle karşılaşacağımızı hakkında da bir fikir veriyor.

İzmir’den bir Köz okuru